Sevdiğim yazarların en başında Ahmet Hamdi Tanpınar geliyor, şüphesiz büyük bir yazar, hatta sadece Türk Edebiyatı için değil, dünya edebiyatı için de büyük bir yazar. Ne yazık ki romanları başka dillere çok fazla çevrilmedi, kıymetini bugüne kadar biz de pek bilemedik. Tanpınar, müthiş bir hazine oysa, bilhassa Huzur romanı ve hikayeleriyle, ama daha fazla düşünceleri ve bilgi birikimiyle. Yazarı yapıtından ayrı düşünmek, en azından benim için, olanaksız. Peki, nasıl bir yazar, daha iyisi nasıl bir adam Tanpınar? Herşeyden önce bir entellektüel. Batı’nın da Doğu’nun da kültürünü ve sanat birikimini iyi özümsemiş bir entellektüel hem de. Hatta bu konuda şunun altını çiziyor: “Ben Garp’la başladım işe, fakat bizim eski şairleri ve eski musikiyi tanımadan evvel kendimi bulamadım. Onların nostaljisini tadınca kendimi kendi içimde daha yerleşmiş buldum”. Dahası, yazdıklarından ve verdiği röportajlardan, mektuplarından ve de onun hakkında yazılanlardan sanat, edebiyat ve felsefe hakkında derin bir bilgisi olduğu anlaşılıyor. Üniversitede verdiği dersleri kapsayan Türk Edebiyatı Tarihi kitabından anladığımız şekilde, bir yazar olarak sadece edebiyatla ilgilenmiyor. Örneğin hayatının son döneminde, Paris’e gittiği yıllarda oradaki eserler, yazarlar ve sanat akımları hakkında son derece …