All posts filed under: Türkiye Edebiyatı

Yaşanırken Yazılan, Yazılırken Yaşanan Bir Roman…

Rüya ve yaşam, kurmaca ve gerçek, edebiyat ve hayat, an ve zaman, yaşanan ile yazılanın içiçe geçtiği; birinin diğerine dönüştüğü, birbirinden ayrılmaz bir hâle büründüğü bir “anlatı ormanı”na benzetebiliriz Baba, Oğul ve Kutsal Roman’ı. Bu açıdan hem öykü ve romanlarına aşina olan, onun kurmaca üslubunu bilen ve takdir eden; hem de “yeni başlayanlar için”, “Murat Gülsoy’un kurmaca dünyasına giriş” olarak ele alınabilir bu roman.

“Haw”lasam, Sesimi Duyar Mısınız Arkanya’dan?

Hemen herkes tarafından yılın en başarılı kitaplarından birisi olarak gösterilen roman; 90’lı yıllarda, Arkanya adında bize “çooook uzak” bir hayali kasabada, Kuzeyliler ile Güneyliler arasında sürüp giden bir savaşın orta yerinde, yaşama ve aşka tutunmaya çalışan Mikasa adında bir mayın arama köpeğinin hayat hikâyesini anlatıyor.

Oğuz Atay’a Neden Tutundum?

Sevdiğim yazarlar hakkında yazmak kolay gelmiyor bana, hele de duygusal bir yakınlık kurabildiğim yazarlar hakkında… Oğuz Atay da bu yazarların başında geliyor, Oğuz Atay’ı ve yazdıklarını anlatmak güç, bu yüzden yazının başlığında sorduğum soruya yanıt vermek biraz daha kolay görünüyor. “Tutunamamak”, Atay ile girmiş nerdeyse sözlüğümüze, elbette en başta kültleşmiş romanı Tutunamayanlar’ın adı olarak…