2014 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Fransız yazar Patrick Modiano, ülkemizde az tanınan bir yazar olduğu için hakkında bilmeniz gereken temel noktaları aydınlatacağını düşündüğümden, Fransız internet sitesi “The Local”de yayınlanan “Ten things to know about Patrick Modiano” adlı yazıyı Türkçe’ye çevirmeye çalıştım. Umarım faydalı olur…
1. Fransa’da tanınan bir yazardır.
İngilizce edebiyat dünyasında pek tanınmıyor olsa da, ülkenin en ünlü yazarlarından biri olarak görülen Modiano Fransa’da oldukça tanınan bir yazardır. Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmadan önce en parlak dönemi, 1978 yılında “Rue des boutiques obscures” (Tr. Loş Mağazalar Sokağı) adlı romanıyla Fransa’nın prestijli edebiyat ödülü Goncourt’u kazandığı zamandır. Ayrıca 1996 yılında Fransa’da Ulusal Edebiyat Büyük Ödülü’nü ve 1972 yılında “Les Boulevards de Ceinture” (Tr. Çevre Yolu) adlı romanıyla Fransız Akademisi Büyük Ödülü’nü kazanmıştır.
2. Nazi İşgali, eserlerinde önemli bir yer tutar.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda doğan 69 yaşındaki yazar, Nazi İşgali sırasındaki Fransa’yı “içinde büyüdüğüm pislik” olarak tanımlar. İsveç Akademisi, yazarı Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görürken, 1940-1944 yılları arasında Fransa’nın Nazi İşgali yıllarında sıradan insanların yaşantısını anlatmadaki “bellek sanatını” onurlandırmak istediğini belirtmiştir. Modiano, savaş yılları Paris’ini yeniden yaratırken; cafe’ler, sokak ve cadde isimleri, metro istasyonları ve o dönemdeki gerçek hayat hikayelerinden yola çıkarak müthiş bir ayrıntı dünyası kurar. Bu yönü, yazara “edebi arkeolog” unvanını kazandırmıştır.
3. Sadece bir romancı değildir.
Modiano salt bir romancı olmanın ötesine geçebilmiş yazarlardandır. Nazi’lerle kurulan Fransız ittifakının anlatıldığı Lacombe Lucien adlı filmde yönetmen Louis Malle ile birlikte senaryo yazarıdır. Aynı zamanda çocuk kitapları da yazmıştır. İngiliz Guardian gazetesinin ortaya koyduğu üzere sadece televizyon ve sinema için senaryo yazmakla kalmamış, ayrıca Raoul Ruiz’in yönetmenliğini yaptığı 1997 tarihli “Bir Suçun Soykütüğü” adlı filmde, Bob adındaki bir karakteri canlandırarak ünlü Fransız aktris Catherine Deneuve ile birlikte rol almıştır.
4. İsminden esinlenen Fransızca bir terim bulunmaktadır.
Modiano tüm gizemli şeyler için özel bir ilgisi olduğunu itiraf eder. 2005 yılında yayınlanan “Un Pedigree” adlı otobiyografik eserinde “Bir şey ne kadar gizemli ve müphem ise, o kadar fazla ilgimi çeker. Hatta içinde hiçbir gizemin barınmadığı şeylerde bile bir sır ararım.” der.
Gizeme eğilimli olma anlamında, Fransızca’da “Modianesk” terimi bilhassa muğlak kişiler ve durumlar için kullanılmaktadır.
5. Göz önünde olmaktan hoşlanmaz.
Paris’te yaşayan Modiano basına olan mesafeli tutumu ve nadiren röportaj vermesiyle tanınır. Modiano’yu ziyaretinin ardından France Today adlı dergide şu cümleler yayınlanır: “Parisli editörlerin hayran olduğu şu ‘edebi parti’lerin hiçbirinde ya da popüler olan programlarda ona rastlayamazsınız. Modiano ender röportaj verir, ancak söyledikleri paha biçilemezdir”. Bir başka eleştirmen ise yazarı şöyle tanımlar: “1.90’lık çekingenlik ve içtenlik örneği”.
6. Karanlık bir aile geçmişi vardır.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, 30 Temmuz 1945’te, Paris’in Boulogne adındaki banliyösünde tarihin bu karanlık dönemine olan takıntısının nüvelerini veren karanlık bir aile geçmişine sahip olarak doğar. Babası, Gestapo’yla bağları olduğu için sarı yıldız takmak zorunda olmayan ve organize suç çetelerine yakınlığıyla bilinen bir İtalyan yahudisi olan Alberto Modiano’dur. Annesi ise Louisa Colpeyn adında Flaman bir aktristir.
7. “Sert bir büyüme süreci” vardır.
Fransız işbirlikçilerin yanısıra, ailesine de uzun bir mektup olarak görülebilecek Modiano’nun eserleri “sert bir büyüme süreci” diye adlandırdığı dönemi deşer. Yazar, ne denli taş kalpli olduğunu gösterebilmek için annesini “chow-chow köpeğini camdan atıp öldüren kadın” diye tanımlar. İki erkek çocuğun büyüğü olarak Patrick, uzun yıllar yatılı okullarda okumuştur. Kardeşi Rudy, 1957 yılında öldüğünde, Patrick daha küçük bir çocuktur. 17 yaşına geldiğinde, babasıyla tüm ilişkisini keser. Birçok kitabını bu olaydan on beş yıl sonra ölen babasına adar.
8. Yazma konusunda dertlidir.
Le Figaro’ya verdiği bir röportajda Modiano yazmanın kendisi için bir keyiften ziyade bir yük olduğunu söyler.
“Uzun bir zaman aynı hayali kurdum – Artık yazmak zorunda olmadığımı, özgür olduğumu düşlüyordum. Ama malesef özgür değilim, hala aynı alanı temizlemekle uğraşıyorum, bana öyle geliyor ki hiç bir zaman bitiremeyeceğim bu temizliği” diyen yazar, aynı zamanda derdinin yazmaya başladığından beri değişmediğini belirtir.
“Yakın zamanda ilk yazdıklarıma göz atıyordum ve metinde nefes alacak boşlukların olmadığını görüp şaşırdım. O zamanlar gerçekten de öyle hissediyordum… sanki acı çekiyormuşum gibi”.
Ama sebat eder ve çabalarının karşılığından fazlasını elde eder. Modiano yazmayı sisler içerisinde araba kullanmaya benzetir: “Nereye gitmekte olduğunu bilmezsin, tek bildiğin şey nereye gitmen gerektiğidir”.
9. İlk kitabını daha 22 yaşındayken yayınlar.
Modiano bugüne kadar, çoğu kısa romanlardan oluşan otuzdan fazla eser üretti. Daha 22 yaşındayken, onun yaşındakiler üniversitede ilk denemelerini yazmaya çabalarken, ilk eserini yayınladı. Annesinin bir arkadaşı olan ünlü Fransız yazar Raymond Queneau’nun, onu Gallimard yayınevi ile tanıştırmasıyla yıldızı parladı. İlk romanı “La Place de l’étoile” (Tr. Yıldız Meydanı), Nazi döneminde Yahudiler’in takmak zorunda oldukları sarı yıldıza atıf yapar.
10. Fransız Akademisi’ni Reddi
Fransa’nın ünlü “kültür ve dil bekçileri” olarak görülen “Fransız Akademisi” Modiano’yu “ölümsüzler grubu”na dahil etmek ister. Ancak belki de bunun kendisine sağlayacağı ünden rahatsız olan Modiano Fransız Akademisi üyeliğini reddeder.
Çeviren: Soner SEZER
Geri bildirim: 2014 Yılının En Büyük 10 Edebiyat Olayı | sinedebiyatro
Geri bildirim: Firar: Alice (Munro) Harikalar Diyarında! | sinedebiyatro
Çok güzel bir paylaşım. Teşekkürler. Yazar hakkında sayenizde epey bilgimiz oldu.
BeğenBeğen