Bu Aralar İzlediklerim, Sinema, Türk Sineması
Comments 4

Gözetleme Kulesi : Yüreği olan söylesin…

Gözetleme Kulesi, Türk Sineması’ndaki en sert, en gerçekçi filmlerden birisi. Daha önceki bir yazımda bahsettiğim üzere 2000’li yıllarda “Yeni Türkiye Sineması”ndan bahsediyorduysak, bu film yeni sinemamızın en olgun örneklerinden. Yeni bin yılın, geride kalan ilk onluğunda, sinemamızda gördüğümüz en olumlu özelliklerden birisi, çok sayıda genç yönetmenin önemli filmlere imza atarak sinemamıza müthiş bir çeşitlilik getirmesi. Pelin Esmer de, bu yıllarda çektiği Oyun ve 11’e 10 Kala filmleriyle sonraki yıllar için umut veren yönetmenlerden birisi olarak görüldü.

Pelin Esmer’in ilk filmi Oyun, Çukurova’nın bir yayla köyünde tiyatroya merak salan, hani deyim yerindeyse, “Tehlikeli Oyunlar oynayan” kadınları ekrana getiren bir belgeseldi. Ülkemizde belgesellerin gösterim şansı bulabilmesi hiç de kolay değilken, Oyun’u Feriye Sineması’nda izleme fırsatı bulmuştum. Küçükken duyduğum hikayelerde adı geçen memleketimin bu köyündeki “asıl hikaye”yi neden ve nasılsa sinemadan öğrenmiştim işte… Oyun, her ne kadar hayatımı değiştirmediyse de, birçok sebeple aklımın bir köşesinde yer edindi, o günden bu güne. Sonra 11’e 10 Kala geldi. Orada da belgeselden yola çıkmıştı genç yönetmen, hem de amcası Mithat Amca’nın hikayesi ile, ama yolun yarısında kurmacaya kırmıştı direksiyonu. İstanbul Film Festivali’nde izlediğim o filmin doğal, samimi ve kendine has seyrini beğenmiştim. Pelin Esmer bu kez Gözetleme Kulesi ile geldi, daha güçlü, daha olgun, daha sinematografik ve gerçek bir kurmaca film ile!

Film, iki ana karakteri üzerinden suçluluk, kadınlık, aile ilişkieri ve hayatta mücadeleyi irdeliyor. Nihat, Dipsizgöl’deki bir yangın gözetleme kulesinde; Seher ise ücra bir otogarda yaşamaya ve çalışmaya başlamışlar. İkisi de pek “o dünyanın” insanı değil görünüşte. Zaten o yüzden göze çarpıyor, sivriliyor, bir anlamda ‘mecburen’ ana karakter oluyorlar hikayeleriyle. İkisinin de gizemli bir hikayesi var belli ki. Acılı bir hikaye olmalı ki, pek konuşmak istemiyorlar ne insanlarla ne de kendileriyle. Film ilerledikçe ikisinin de hikayeleri belirginleşmeye başlıyor, sis dağılıyor gerçi ama güneş de doğmuyor hani… Nihat ailesini kaybetmiş, Seher’inse ailesi onu. Bu dağ başında bulmuşlar çareyi onlar da. Filmin ilk yarısında Nihat’ın kendisi de hikayesi de çok daha arka planda, gerçi sonrasında da pek değişmiyor bu durum. Hikayesi de ketum Nihat gibi. Bu, aslında bir “kadın hikayesi” ya, ondan olsa gerek. Seher ailesiyle pek görüşmüyor, bahsi geçince içi kalkıyor kızcağızın, sonradan hamile olduğunu anlıyoruz. Bolu’da edebiyat okuyormuş aslında, okulunu bırakıp buralara gelmiş. Çocuğu doğurmak istemiyor, kim ister ki? Ama artık geçmiş. İçinden ensestin de geçtiği sert ve acımasız bir hikaye onunkisi, “Emniyetiniz sikti beni!” diye isyan ederken annesine, belki de film boyunca ilk kez kendisi gibi bir genç kız oluyor Seher, içine attığı isyanını dışa vuruyor. Ayfer Tunç, “İyi insanların cehennemi daha sıcak olur” diyor Memleket Hikayeleri‘nde. Aynen öyle işte bu hikaye de. Baba işsiz, anne çaresiz bir bakıma, tek bildikleri “Sana rahat mı batıyor, dört bekar genç kızın evi olursa giren çıkan belli olmaz, biz nasıl yardım edelim sana, bak kardeşine, dayına dua et….“, ikisi de aynı lafları ediyorlar. Seher umutlu yine de, gençlikten belki de, okula geri dönecek, öğretmen olacak bir gün, neyi öğretecek peki bu genç kadın o çocuklara? Nihat’ın çocuğu ve karısı da bir kazada ölmüş, arabayı Nihat kullanıyormuş, bir gece vakti, bir anlığına içi geçmiş çocukcağızın, nerden bilsin… Nihat ile Seher’in yolları böyle kesişiyor işte, bir mola yerinde… Nihat acısına gömülmüş, kendini suçluyor, saklıyor, “kötü kader” yüzünden hayattan el etek çekip bu dağ başına sığınmış; Seher ise başına geleni bir yol kazası gibi görüyor belli ki, o dik hala, yola devam edecek belli, ama nasıl? Nihat ise hayatla didişmeyi bırakmış, kendiyle didişiyor, kabullenmese de razı olmuş, elinden geleni kurtarmaya çalışıyor, neye mal olacağını bilse de bilmese de…

Filmde iki önemli sahne var : ilki, Seher’in kendi kendine, acılar içinde doğum yaptığı, ikincisi Seher ve Nihat’ın geçmişleri, şimdi ve gelecek ile yüzleştikleri sahne. İkisi de filmde bir kırılma anı, bir tepe nokta, önemli bir tansiyon oluşturuyor. İki sahne de alabildiğine sert, olabildiğine başarılı. İkincisi bir yana, ilkini biraz zor görürdük Türk Sineması’nda (duyduğum kadarıyla Yeşim Ustaoğlu’nun Araf filminde de benzer bir sahne yer alıyormuş). Hele ikinci sahnenin ardından gelen final, fırtına sonrası sessizlik, peki ya sonra ne olacak?

Gözetleme Kulesi, gerçekçi ve sert hikayesi, cesur yönetmenliği ve de başarılı görselliği ile Türk Sineması adına çok önemli bir film. Öyle görünüyor ki hem film hem de Pelin Esmer hakkında daha çok konuşacağız…

4 Comments

  1. Anonim says

    derin ve hassas konulara mide bulandıracak kadar yüzeysel bir bakış isteyenlerin sevebileceği bir film. çünkü yönetmeni de tam da böyle bir insan.

    Beğen

  2. Geri bildirim: 2012′nin (İzlediğim) En İyi 10 Filmi | sinedebiyatro

  3. güzel yazı olmuş. ben de dün izledim filmi. bahsettiğiniz ikinci sahneden sonra, kamera ağacın tepesini gösterdiğinde de bitebilirdi film, dedi bir arkadaşım. ama bence de bu final daha güzel. barış bıçakçı’nın şu cümleleri düştü aklıma filmden hemen sonra: “İnsan gençken olmayacak şeyler ister. İkindi ezanı caminin bozuk hoparlöründe çınlar. Bir sokak köpeği uzun uzun havlar. Bir kedi diğer bir kedinin kıçını koklar. Olmayacak şeyler olmaz.” ya da olacaklar zaten olmuştur. sevgiyle.

    Beğen

    • sinedebiyatro says

      Onur merhaba, yorumun için teşekkürler. Final Sahnesi olarak farklı tercihler de olabilir, onlar da bir bu kadar güzel olabilirdi elbette. Ancak bütünlüğü içerisinde filme yakışan bir final olmuş. Selamlar,
      Soner

      Beğen

Yorum yapmak ister misiniz?

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s